Çocukluğum gibi daha bir güzeldi eski şarkılar Ah eski şarkılar Beni bu gece yine ağlattılar İnleyen nağmeler ruhumu sardı Bir rüya ki orda hep şarkılar vardı Uçan kuşlar, martılar Yeşil tatlı bir bahar Gülen şen sevdalılar vardı Arzular orada, zevk oradaydı Bir deniz ki aşk dolu dalgalar vardı
Sankibugün son günmüş gibi. Son gece. yarın hiç olmayacak ve güneş doğmayacak gibi doğsa bile gözlerimi kapatacağım belki. Belki kapanacaklar sonsuza kadar. Kar taneleri kadar kırılgan zaman kadar yorgunum bu gece de. Kömür gibi bir yalnızlık, vefalı dostum sigaram başucumda ve duvarlar her zamanki yerlerinde beni izliyorlar.
Eğer bu mesele büyük ve önemli bir mesele olsaydı; bu büyük inkılabı yapan, bunu da programına koyar ve sizden lazım gelen kararı alırdı." Şükrü Kaya'nın sözleri çok açıktı: Atatürk, çarşaf ve peçeyi sorun görmemişti.
Bir kere eğemedim bu kadının başını. Kaç kere sürükledi gururumu ölüme Fırtınalar yaratan benim coşkun gönlüme. Cevapları o kadar heyecansız ki onun, Kaç kere iman ettim hiçliğine ruhunun. Kaç kere hissettim ki, yine bu gece gibi, Güzelliğin önünde, dolup çarpmadı kalbi, ne mehtabın aksine yelken açan bir sandal,
Ama gerçekten elimde değil. Ne yaparsam yapiyim çıkaramıyorum seni aklımdan. Sen içimde, hiç kimseye, sana bile itiraf edemediğim bir yerlerde gizlisin. Ne zaman çıkarmak istesem seni içimden canım yanıyor. Canımın acısını yine seninle dindiriyorum ve seni hep biraz daha fazla özlüyorum. Sen benim Sevgili Arkadaşımsın.
FKvmy. Dün gece güzel bir olaya tanık oldum. Ve aynı zamanda nadir bir olay. Gökyüzünü izlemeyi çok seviyorum. Bu gündüz olur, güneş batmaya yakın olur veya geceleyin yıldızlar tüm ihtişamıyla etrafı aydınlatırken olur. Zifiri karanlığın gök yüzüne çöktüğü dün gecede yıldızlara bakarken birden bire bire kayan bir yıldızın düşüşünü gördüm. Ve istemsizce yüzümde tebessüme, kalbimde sevince sebebiyet verdi. Çocukken kız kardeşimle bol bol izlerdik yıldızları. Tabii o zamanlar gök yüzünü daha kolay görürdük. İnsanların sayısı şimdiki kadar fazla değildi. İstanbul daha az kalabalıktı. Zamanla değişen her şey gibi İstanbul'da değişti. Tıpkı insanların değiştiği gibi. Bugün güvercin yine uğradı. Ancak bu sefer sayıları birden dörde çıkmıştı. Bu duruma çook sevindim. Evde bulgur kalmadığından dolayı pirinç koydum. Bir ara baktığımda pencerenin kenarında kavga eder gibi bir halleri vardı. İçlerinden biri diğerlerine yemin hepsini yemek konusunda göz dağı verircesine tüylerini kabartarak diğer güvercinlerin üstüne üstüne yürüyordu. Bu duruma nasıl bir çözüm bulacağım bilmiyorum. Sokağa çıkma yasağından olsa gerek bugün dışarıda yalnızca sokak hayvanlarının sesleri vardı. Kuşların cıvıltısı, kedilerin mırıltısı, köpeklerin havlaması yankılandı. Dışarıdaki sessizliği, sakinliği izlemek evde geçirdiğimiz şu günlerde bir nebze de olsa iyi geldi. Huzurlu akşamlar sevgili okur.
bir yıldız kaydı bu gece bir sokak kavgasında