Yapılacakbu işbirliği ile ilgili esas ve usuller Genel Müdürlük tarafından belirlenir. Yasaklanan Faaliyetler Madde 13 — Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında, yönetim ve gelişme planlarında yer alan faaliyetler ve yapılaşmalar dışındaki faaliyetler ve yapılaşmalara izin verilemez, ekosistem bozulamaz. 1. Köy hayatı ile kent hayatını karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar görüyorsunuz? Açıklayınız. Cevap: Köyde insanlar kendi ektikleri besinleri yetiştirip daha doğal ve sade bir yaşam sürerler. İnsanların genel olarak geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. 09 Ekim 2016 soykan Okullar 1. Köy Hayatı İle İlgili Öykü hakkındaki yazımızı sizlerle paylaşacağız. Okullar tatil edildiğinde babam köye gideceğimize dair söz verdi. Heyecanla gelmesini beklediğim gün gelip çattığında karneleri aldık, bütün derslerim pekiyiydi. Hızla eve koşup aileme karneyi gösterdim. AşıkVeysel Hakkında Bilgi. Aşık Veysel Hakkında Bilgi Aşık Veysel Şatıroğlu Sivas'ın Şarkışla İlçesi'nin Sivrialan Köyünde 25 Ekim 1894 yılında dünyaya gelmiştir . Babası Ahmet Bey , annesi ise Gülizar Hanımdır . Aşık Veysel'in yaşadığı yıllarda çiçek hastalığı nedeni ile iki kardeşini kaybetmiş İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. h1CErlP. İki sene önce eşim bir iftiraya uğradı. İşinden atıldı ve hapse girdi. Eşyamıza haciz geldi. Ev alıyorduk, ödeyemeyince banka el koydu... Hayatımın en zor zamanlarıydı… O günler gitsin inşallah bir daha geri gelmesin… Üç yaşından küçük iki çocukla biraz annemlerde, biraz kaynanamlarda o kadar çok zor günler geçirdim ki ancak yaşayan bilir… Altı ay sonra eşim hapisten çıktı... Ben sonuna kadar inanıyorum eşim suçsuz ama kimse inanmadı. Günlerce iş aradı ama maalesef bulamadı. Ev ev üstüne yaşamak sanki bir azap... Her şeyimiz göze battı. Kaynanamlarda bir süre kaldık ama bize etmediğini bırakmadı. Oysa ben evin bütün işini yapıyor ve harçlığımı çıkartmak için patik örüp internetten satıyordum… İçtiğimiz çay kahve hatta çocukların sütü bile sorun oldu. Büyük bir kavga sonunda annemlere gittik… Bir süre kalınca bu sefer babam başladı eşime; “Kızıma torunlarıma bakıyorum, bir de sana mı bakacağım?” diye… Eşim çıktı evden, ben de çocukları aldım peşinden gittim. Ucuz bir pansiyon bulduk orada kalıyoruz… Eşim ağlayarak; -Ayrılalım dedi. Sen ailenin yanına git, ben ailemin yanına… Ben çocukların birini alayım sen birini al… Hayır dedim; -Gerekirse dileneceğiz ama ailemizi dağıtmayacağız… Eşimle birbirimize sarılıp ağladık, çocuklar da ağlamaya başladı bizi görünce. Koro halinde ne kadar ağladık bilmiyorum… Bütün gece dua ettik eşimle, gözyaşı döktük, Rabbim’den bize bir rızık kapısı açması için… Ertesi gün televizyon açıktı. TRT belgeselinde bir program çok ilgimizi çekti. Şehirde yaşamaktan usanan bir aile köye yerleşmiş... Sebze ekiyor, hayvan yetiştiriyor. Çok ilgimizi çekti. Pür dikkat izledik. Belgesel bitince eşimle göz göze geldik, gülümseyerek; - Senin de aklından aynı şey mi geçiyor? dedi… - Evet dedim.. Eşimin dedesinin köyde terkedilmiş evi vardı. Bakımsızlıktan nerede ise dağ olmuş bağ ve bahçenin içinde, köye uzak bakımsız, terkedilmiş toprak bir ev. Hoş köyde de kimse kalmamış zaten birkaç yaşlıdan başka. Senede bir iki pikniğe giderdik o kadar... Evi bahçeyi temizledik. Dedenin sepetli bir motoru biraz tamirden sonra çalıştı. Bahçeyi temizleyip milletin yol kenarlarına çuvalla attığı soğanları, patatesleri ucuza alıp bahçeye diktik. İlk zamanlar evde elektrik bile yoktu. Mum yakıyor, ocak yakıp bir şeyler pişiriyorduk.. Eşim eski asker olduğu için, belki aylarca dağlarda kaldığı için yiyecek bir şeyler buluyordu. Avlanıyor, balık tutuyor, mantar topluyordu. Elektrik, su, kira derdi yok. Köy hayatı şehir hayatı gibi değil, gidip biraz ot topluyorsun sana yemek oluyor. Şehirde her şey para. Daha önce çiftçilik yapmadığımız için bilemediklerimizi köyün yaşlılarına sorduk, internetten araştırdık, epey tecrübe edindik. Tavuk alçak paramız olmadığı için civciv alıp büyüttük. İneğe koyuna gücümüz yetmediği için iki oğlak alıp büyüttük. Üşümesinler diye bebek gibi yanımızda yatırdık bahara kadar... İlk kışımız çok zor geçti... Şimdi çoğaldılar. Tavuklarımız ve keçilerimiz var. Dolayısıyla yumurtamız, sütümüz artık bedava. İnek paramız nerede ise birikti. En önemlisi ise kimsenin minneti altında yaşamıyoruz. Ailemiz dağılmadı. Ailelerimizle de barıştık. Evi, bahçeyi, hayvanları görünce çok şaşırdılar. Bizi çok takdir ettiler… Her geçen gün yeni bir kazanç kapısı buluyoruz. Mesela evin önündeki ağaçlara bakıp dibini yapınca, sulayınca meyve vermeye başladı. Koca ağaç Kara Dut vardı. Ben bunu meyve olarak satma yerine reçel yapıp satmayı düşündüm. Küçük kavanozlara reçel yaptım. Sebzeleri turşu yaptım, domatesleri salça. Fikrim işe yaradı iyi para kazandık. Asma yaprağını salamura yaptım. Hem bozulmuyor, hem yıl boyunca satma imkanı var. O kadar mutluyuz ki… Hayatımız alt üst oldu derken nerden bilirdik altının üstünden güzel olabileceğini. Çözüm aramayıp ayrılsaydık ailemiz parçalanıp gidecekti. Köy ve şehir hayatı insana farklı farklı olanaklar sunan yaşam alanlarıdır . Köyde yaşamanın kendine has güzellikleri olduğu gibi şehirde yaşamanın da kendine özgü avantajları vardır . Köy doğal yaşamın devam ettiği yerlerdir . Tertemiz havası , insana huzur veren ortamı ile köyler insanın ömrüne ömür katan yerlerdir . Köyde yaşayan insanlar meyve-sebze gibi ihtiyaçlarını kendileri üreterek karşılarlar . tamamen doğal yollarla üretilen tertemiz sularla beslenen meyve ve sebzelerin tadına doyum olmaz . Köy yaşamı dostluğun, arkadaşlığın , yardımlaşmanın en yoğun olduğu yerlerdir . Köylerde insanlar şehir hayatının kalabalığından, trafik keşmekeşinden , sürekli bir yerlere yetişebilme telaşından uzak sessiz ve sakin bir hayat sürdürürler . Teknolojinin ve insanı esaret altına alan tüm cihazların etkisinin en az hissedildiği yerlerdir köyler . Ben şahsen köy hayatını her zaman şehir yaşamına tercih edenlerdenim . Elbette şehirlerin de kendine has avantajlı yanları vardır . Şehirler ihtiyaçları karşılama adına insanlara daha fazla seçenek sunar . Aradığınız şeyleri şehirde çok daha kolay bulabilirsiniz. ama ne kadar da maddi açıdan şehirler avantajlı gibi görükse de köy hayatının verdiği manevi huzuru hiç bir şehirde bulamazsınız. Bu sebeple insanlar günümüzde köylere özlem duymaya başlamış hatta şehirlerde köy hayatı yaşamanın yollarını arar olmuştur . Eğer köklerimizin olduğu bir köy varsa mutlaka oraya gitmeli ve küçük de olsa orada kendimize bir yer yaparak en azından yıllık tatillerimizi orada geçirebilmeye çalışmalıyız . Özellikle çocuklarımıza köy hayatını tanıtarak onların toprakla haşır neşir olmasını sağlamaya çalışmalıyız . Kompozisyonlar Gösterim 197329 Biz iki türlü hayat geçiyoruz. Onlar birbirinden çok farklı. Birincisi köy hayatı, burada hayat çok güzeldir, çünkü hava temizdir. Tarlalarda yeşil otlar, karışık renkli çiçekler var. Her yerde türlü türlü kuşlar, hayvanlar, temiz ve uzun ırmaklar, sular, büyük dağlar, ağaçlar var. Köy ürünleri doğal ve insanlar her zaman tarlalarda çalışıyorlar. Onlar meyve ve sebze yetiştiriyorlar. Köyde sinema, tiyatro, büyük alışveriş merkezleri yok. Ama insanlar boş zamanlarını çok güzel geçiriyorlar. Mesela onlar akşamları birlikte konuşuyorlar ve bahçede çay içiyorlar. Köylüler tavuk, ördek ve at besliyorlar ve çiftlikte çalışıyorlar. Bu sebeple köyde boş zaman çok az, insanlar komşuluk yapıyorlar. Çocuklar her gün temiz havada oynuyorlar. Ağaca çıkıyorlar, suda yüzüyorlar, ata biniyorlar, dağlara tırmanıyorlar ve burada kızlar türlü türlü çiçekler topluyorlar. Köyde özellikle anneler için hayat erken başlıyor, çünkü onlar sabah süt sağıyor, ondan sonra ayran, peynir yapıyorlar ve çocuklara kahvaltı hazırlıyorlar. Her sabah çocuklar bir bardak ılık süt ve taze yumurta, peynir ekmekle güne başlıyor. Bence köydeki insanlar çok sağlıklı ve güçlü oluyor, çünkü onlar temiz havayı teneffüs ediyorlar, temiz su içiyorlar. Doğal ürünler yiyorlar. Bu sebeple köy hayatı daha güzel. İkincisi ise şehir hayatı. Bu hayatı da seven insanlar var. Bütün eğlence merkezleri veya sinema, tiyatro, mağaza, market, pazar, banka, üniversite, bakkal, dükkan, gazino, spor ve güzellik salonları, hastaneler, diskolar ve parklar burada. Hayat şehirde de erken başlıyor. Sokaklar çok kalabalık, arabalar için yollarda trafik problemi her zaman oluyor. İnsanlar her gün aynı hayatı yaşıyor. Onlar sabahları işlerine gidiyorlar ve akşamları dönüyorlar. Sadece hafta sonları onlar dinleniyorlar. Ama dinlenmek için köye gidiyorlar. Şehirde insanlar medeni bir hayatta yaşıyorlar. Şehir hayatının güzel tarafı medeniyet, modemlik şehirde. Hayat bu sebeple köy hayatından farklı oluyor. Bence bütün insanlar köy ve şehir hayatını seviyorlar, çünkü onların farklı tarafı var. İnsanlar burada farklı zaman geçirmek istiyorlar. Mesela, genç insanlar şehirde çalışıp para kazanmak istiyorlar. Bazıları diskoya, gazinoya, spor salonuna gitmeyi seviyorlar. Ama yaşlı insanlar temiz ve rahat bir hayat yaşamak istiyorlar. Ben gelecekte güzel bir şirkette çalışmak ve şehirde yaşamak istiyorum. Benim için bu iki hayatın farklı yönleri var. İkisinin de kendine özgü güzellikleri var. Yazan Gülvira Maylibekova Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Hazırlık Sınıfı Öğrencisi Okutman Zehra Öztürk Son EklenenlerKelimeler, Örnek CümlelerBu Ay Çok OkunanlarBAĞLANTILAR Abdalın Dostluğu Köy Görününceye Kadar Bize yakın gibi görünen, bizimle dostluk kuran insanların çoğu, belli bir çıkar peşindedirler. Aslında bizi gerçekten sevmezler; ancak bizden herhangi bir konuda yararlandıkları için, dostumuzmuş gibi görünürler. İşlerini bitirdikleri, yani çıkarını sağladıklarında ise bizden uzaklaşırlar. Çıkar sağlayabilecekleri daha iyi birisini bulduklarında bizi terk eder, o kişiye yönelirler. Onlarda ’Köprüyü geçene kadar ayıya, dayı diyeyim.’’ Mantığı vardır. Elbette bizler ayı değilizdir; ancak onlar o gözle bakarlar bize ve köprüyü geçtikleri an, yüzümüze bile bakmazlar. Bu tür çıkarcı kimseler, şahsiyetsiz kimselerdir. İnsan biri ile dost ise her daim dost olmalıdır. Çıkarını elde ettikten sonra dostunu satan adam değildir. Bu yazımızda köy hayatı mı güzel yoksa şehir hayatı mı münazara kısaca olarak bilgi aktaracağız. *Köy hayatı doğanın içinde, bütün doğal zenginliklerin ve güzelliklerin özden hissedildiği bir ortamda gerçekleşmektedir. Herkes kendi besini kendi üretmek için başak toplar, buğday elde eder, buğdayı öğütür, un yapar. Undan yemek yapar, hamur yapar. Doğal olarak beslenir ve sağlıklı kalır. Şehirde insanlar hızlı yaşamak zorunda ve hızlı tüketmek zorundadır. Hız da doğallığı öldürür. . Şehir hayatının imkanları, eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim, güvenlik hizmetleri gelişmiştir. Bu nedenle şehirde yaşamak daha kolaydır. İnsanlar rahat bir şekilde istedikleri herhangi bir şeye ulaşım sağlamakta ve dünyadan daha çabuk haberdar olmaktadır. *Haberleşme ve ulaşım artık köylerde de gelişmiştir. Sağlık hizmetleri devasa hastanelerde tam donanımlı bir şekilde yapılmaktadır. Öte yandan doğal beslenen ve doğallığı özümsemiş insanlar da köyde kolay bir şekilde sağlık sorunu yaşamamaktadır. Bu nedenle köy her zaman avantajlıdır. . Şehirdeki iş fırsatlarını göz ardı etmemek lazım. Köylerde tekdüze iş imkanları ve fırsatları varken, şehirlerde çalışıp para kazanmak daha kolay ve böylelikle daha az yorularak kendine vakit ayırmak daha mümkündür. *Köy hayatında üretime verilen emeğin tadı kendi hasadını kendin toplayınca ortaya çıkmaktadır. İnsanın bir şeyi üretmesi, emek etmesi, başarması ve karşılığını alması dünyanın en güzel şeyidir. Zira köy hayatında şehir hayatındaki gibi stres de yoktur ki insan kendini dinlemeye fırsat kollasın. Örnek Bir Münazara Okuldan… Köy Hayatı Mı Güzel Yoksa Şehir Hayatı Mı Münazara Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.

köy hayatı ile ilgili yazılar